Genel

Bedenimize ve Ruhumuza Sihirli Bir Köprü; Müzik!

Kolektif bir krizi göğüslediğimiz belirsizliklerle dolu bu günlerde şüphesiz ki ruhumuza en iyi gelen şey yaşamımızın her döneminde hissettiğimiz gibi yine sanat oluyor. Her ne kadar kültür sanat sektörü pandemi günlerini en ağır darbelerle atlatmaya çalışan sektörlerden biri olsa da, bu sürecin üstesinden gelene dek, duygusal ve bedensel yıpranışımızı da yine müziğin büyüsüyle sarmalanarak iyileştireceğiz.

Küçük bir araştırma yaparak, sesin, müziğin, rengin, tüm canlılar üzerindeki duygu durumunu nasıl etkilediği konusunda birçok araştırma ve bilimsel çıkarıma ulaşabiliriz. Yunan Mitolojisi’nde sanat ve müzik yeteneğiyle nam salmış, ozanların tanrısı ve hekim tanrı Apollon’nun Lir çalarak insanların sıkıntılarını giderdiği bilinir. Matematikçi, filozof ve müzik teorisyeni Pisagor ise müzikle hastalık tedavisinin ilk bilimsel kurucularından biri olarak kabul edilir. Hiperaktivite ve depresyon gibi hastalıklarda müzik tedavisini deneyen Pisagor’a göre, vücuttaki dengeler bozulduğunda en iyi tedavi aracı müziktir! İslam öncesi Türk topluluklarına baktığımızda ise Şamanların müzikle iç içe bir yaşam sürdüklerini görürüz. Arkeolojik kazılarda bu topluluğun mezar ve kazı alanlarında flüt, yaylı çalgı ve kaval buluntuları ortaya çıkarılmıştır. Gök Tanrı inancına sahip bu topluluğun “ruh hekimi” olgusunu oluşturan ilk topluluk olduğu söylenmektedir. Böylelikle Şamanlar, özel danslar; çeşitli ezgi ve müzik aletleriyle kötü ruhları uzaklaştırıp insanlara şifa vermek amacıyla müzik tedavisini uygulayan topluluklardan biri olmuşlardır. 

Müziğin ve frekansın, bilimsel olarak psikoterapi alanına dahil olması ise 13.yüzyıl sularında gerçekleşti. Bu kapsamda müzik, psikolojik sorunlar yaşayan insanların kendini ifade edebilmesi amacıyla kullanılıyordu. İkinci Dünya Savaşı sürecinde ve sonlanmasının ardından bazı müzisyenler hastanelerde tedavi gören, savaşın etkisiyle bedenen ve ruhen yıpranmış hastalara moral vermek amacıyla müzik yapıyorlardı. Bununla birlikte, müziğin yarattığı iyileştirici etkiler daha fazla dikkat çekmeye başladı. Böylelikle ‘’Müzik Terapi’’ klinik çalışmalarda kullanılmaya başlandı ve 1977 yılında Amerika’da bir bilim dalı olarak kabul edildi.

Müzik Terapisi günümüzde gelişerek tüm dünyada hem psikolojik hem de fizyolojik rahatsızlıklarda kullanılan en etkili yöntemlerden birisi haline gelmiş durumda. Otistik bireylerin odaklanması ve öğrenmesinde, Parkinson hastalarının hareket etmesinde, acı ve ağrı yönetiminde, stresin azaltılmasında, müziğin sesleri bir araya getirerek yarattığı olağanüstü titreşimler bütünü sayesinde iyileşme görülebiliyor.

Pandemi’nin en şiddetli yaşandığı ülkelerden biri olan İtalya’da, halkın balkonlarından sarkarak hep bir ağızdan söylediği şarkıların iç ısıtan görüntülerine hepimiz denk gelmişizdir. Bu neredeyse içgüdüsel gerçekleşen kolektif dışavurum bir kez daha kültür sanatın birleştirici yönünü bizlere göstermiş oldu. Bu süreçte birçoğumuz mutlaka koleksiyon ve sergilerini dijitale taşıyan bir galeri veya müzeyi online olarak ziyaret ettik ya da sevdiğimiz bir sanatçının konserine katılmayı ilk kez Youtube üzerinden deneyimledik. Ayak uydurmaya çalıştığımız, fazlasıyla dinamik bu süreçte ruh sağlığımızı dengede tutan belki de en stabil etken müziğin frekansı. 

Dinlemenin etkilerinden daha güçlü olanı ise, müziği icra etmeyi öğrenmek. Buna çalıştığımız zamanlarda gerçekleşen yoğunlaşma, odaklanma, dışarıdaki dünya ile biraz olsun ilişkimizi kopararak, zihnimizin beynimizin hiç dokunulmayan noktalarını harekete geçiriyor. Bu egzersiz ve bir parçayı, eseri, baştan sona icra etmek; ruhumuza, bedenimize ve öğrendiklerimize bambaşka deneyimler, öğretiler katıyor. doremusic ailesi olarak “Online Enstrüman Eğitimi Olur Mu?” diye tartıştığımız günlerden, yani pandeminin başlangıcından bu yana online eğitimlerle ilerleme kaydeden öğrencilerimizi görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Gerçek şu ki, bu sancılı süreçte müzik dinleme veya icra etme deneyiminin ayrı bir yeri var. Çünkü bizler, birlikte veya ayrı ayrı yerlerde, müziğin iyileştirici gücüne tüm kalbimizle sarılıyoruz. 

Kaynaklar:

Gonca KAYIM, Dünya’da Müzik Terapi Tarihi ve Eğitimi, İstanbul, 2017, (Yüksek Lisans Tezi)

Martı Dergisi

Dergi Park

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir