Genel

Müzik Neden “Do-Re” ile Başlar?

İnsan, çağlardan beri ritim duygusunu keşfetmesiyle sesleri müziğe dönüştürmeyi başarmıştır. Kendini ifade etmenin evrensel bir biçimi haline gelen müzik, hayatımızın vazgeçilmez bir eşlikçisidir. 

     Müzik kelimesinin etimolojik karşılığına baktığımızda, Fransızca musique kelimesinden geldiğini görürüz. Bu Fransızca kelime ise, Eski Yunanca’da “esin perisi” anlamına gelen Moúsa Mούσα (Musalar) kelimesinden gelmektedir. Bu varlık, Yunan Mitolojisi’nde karşımıza çıkmakla beraber Homeros’un iki büyük destanı da bu varlığa seslenişle başlar. Musaların yetki alanları çağlar ve şairlere göre değişir. 

“Genellikle şöyle bir bölümleme yapılır: 

Kalliope, destan şairi ya da lirik şiir; 

Kilo, tarih; 

Polhymnia, pantomim; 

Euterpe, flüt; 

Terpsikhore, dans; 

Erato, korolu şiir; 

Melpomene, tragedya; 

Thalia, komedya; 

Uranla, gökbilimi. Musaların kendilerine özgü efsaneleri yoktur, tanrıların bütün şenliklerinde ezgi söyler, dans ederler.” [1]

İnsanlık, varoluşundan bu yana önce mağara duvarlarına çizdiği sembollerle, ardından yazının icadı ile bilgi alışverişini sağlamış ve bunu kalıcı hale getirmiştir. Müzik üzerine geçmişe dönük bir tarama yaptığımızda; İlk ve Ortaçağ’da müzik yazımına dair kayıtlara ulaşamadığımızı görürüz. Bu sebeple müziğin kalıcı olmasını sağlamak amacıyla sembol ve şekillerle oluşturulan bir müzik dili ortaya çıkmıştır. Evrensel bir dil haline gelen bu müzik dilinin tarihine bir göz atalım.

Demirci Atölyesinde Notaların Keşfi 

Nota sistemi olmadan ritim tutabilir veya şarkı söyleyebilirsiniz. Fakat notalar olmaksızın müzik yapmak oldukça zor olurdu. Notaların keşfiyle sistematiğe oturan müzik hem kalıcılığını sağladı hem de bizler için gelişimi ve uygulaması daha kolay bir hale geldi. Matematikçi ve filozof olarak tanıdığımız Pisagor, aynı zamanda bir müzik teorisyeniydi. Pisagor okulunda müzik, matematiğin 4 ana dalından biri olarak kabul görmekteydi. Yolda yürürken bir demirci atölyesinde demir çubukların çıkardığı seslere dikkat kesilen Pisagor, öğrencileriyle beraber yaptığı deneylerle demir çubuklarının hangi uzunluklarda uyumlu sesler çıkardığını araştırmış ve bu araştırmalar sonucunda iki matematiksel oranın uyumlu sesler çıkardığı keşfedilmiştir. Bu sayede günümüz nota sistemi seslerin ilişkileri ve yükseklikleri bağlamında şekillenerek müziğin gelişimi hızlanmıştır. 

Peki Notalar Neden “Do-Re” ile Başlar?

 “Orta Çağ dönemi incelendiğinde (9. ve 13. yüzyıllar arası), kilise ve manastırdaki şarkıcıların seslendirdikleri ezgilerin iniş ve çıkış hareketlerini belirtmek ve bu ezgileri hatırlamalarını sağlamak amacıyla sözler üzerine yazılan “neuma” adı verilen işaretlerden (noktalar, eğriler, çizgiler, bağlar vb.) ilk müzik yazısı ortaya çıkmıştır.  Neumasözcüğü eski Yunanca’da “işaret” anlamına gelmektedir. “ [2]

Bahsi geçen Neumalara dair karşımıza çıkan en eski kaynak, 817-834 tarihleri arasında yazılmış olan bir el yazmasıdır. Neuma işareti, kullanış amacı itibarıyla bir nota yazımından ziyade Ortaçağ manastır ve kilise şarkıcılarının ezgileri anımsamalarını kolaylaştırmak ve ezgi iniş çıkışlarını görebilmek adına kullandıkları anımsatıcı niteliğinde bir işarettir. 

Adnan Atalay, Nota Yazıları

Günümüz nota yazımının tarihsel gelişimine ve solfejin çıkış noktası olan “do, re, mi, fa, sol, la, si” dizgesinin yazınsal geçmişi ise 11. yüzyıla dayanıyor!

İtalya Toskana’da bir manastırın rahibi olan Guido Arezzo, koro öğrencilerine Aziz Lohannes Battista ilahisinin mısralarını kolay öğretebilmek amacıyla sistematik bir dizge geliştirir. Parmaklarının girinti ve çıkıntılarına ilahi mısralarının ilk hecelerini yazan Guido Arezzo, günümüz nota yazımının ilk adımlarını bu şekilde atmış olur.  

Arezzo’nun Eli  (Kaynak: Anton Hect)

Arezzo, parmak çukurlarındaki girinti çıkıntılara yazdığı heceler sayesinde bir gam dizisindeki sekiz sesi de göstermeyi başarmıştır. Guido’nun Eli olarak müzik tarihine geçen bu Latince ses dizisinin Türkçe çevirisi aşağıdaki gibidir;

Latince Yazılımı                                                     Türkçeye Çevirisi

Ut queant laxis (ut sonradan Do olacaktır)………….Kullanın 

Re sonare fibris ………..………………………………………..Harikulade başarılarını 

Mi ra gestorum …………………………………………………. Bağıra bağıra duyurabilmeleri 

Fa muli tuorum ……………………………..……………………İçin onların dudaklarında

Sol ve polluti ……………………………………………………….Her türlü pislik 

La bii reatum ……………………………………………………….İthamını siliver 

Sa ncte Joannes (sonradan Si olacaktır) ……………….Ey Aziz Yohanna [3]

Latince yazılımı “ut” olan nota, uzatmasının zor olması sebebiyle daha sonraları “do” notasına dönüştürülmüştür.  

            Aziz Lohannes Battista ilahisinin ilk hecelerinden oluşan nota sistemi güncel olarak Türkiye’yle beraber İtalya, Portekiz, Fransa, İspanya gibi Akdeniz ülkelerinde; İran, Arabistan, Moğolistan, İsrail, Bulgaristan, Ukrayna’da da kullanılmaktadır. Halen birçok müzik kaynaklarında ve notalarında gördüğümüz Romalı filozof Boethius’a atfedilen C-D-E-F-G-A-B şifre sistemini ise Almanya, İngiltere gibi Kuzey ülkeleri kullanmaktadır.    

Bu tarihsel yolculukta her ne kadar nota yazımı yer yer farklılık gösterse de, müziğin evrenselliği sayesinde nerede olursa olsun aynı dili konuşabiliyoruz. Antik Yunan’dan bu yana ayrıcalıklı sanat olarak görülen müziği keşfetme yolculuğunda sizlere rehberlik etmek için buradayız. Çünkü müzik “Do-Re” ile başlar!


[1] Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitapevi

[2] San. Öğr. El. Kamer GÜNGÖR, NOTA YAZISININ TARİHSEL GELİŞİMİ, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı

[3] San. Öğr. El. Kamer GÜNGÖR, NOTA YAZISININ TARİHSEL GELİŞİMİ, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Anasanat Dalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir